Her insanın içinde garip bir yol hikayesi vardır. başı sabır,sonu umut... blog sayfama hoş geldiniz......... hannesu

10 Ocak 2017 Salı

BİR CUMARTESİ'DEN GERİYE KALAN






                                                                                                                                  1.07.2012



  Dışarda  güneş  mevsiminin   tecelli bulduğu   sıcak ve  aydınlık bir hava  var.
Rahman’ın  emriyle   ateş topundan    yansıyan   ışınların,  ayet ayet   huzuru  yaymak istercesine doğadaki  yayılımı  ayrı bir güzellik katıyor  her  şeye…
 Birazdan   bende  doğanın  bu sessiz davetine  icabet etmek  için dışarı çıkacağım…
Yorucu ve yoğun geçen  hafta içi mesaimin  ardından  gelen hafta sonu tatil günümü çok özel kılacak olan  ve  uzun süredir görmediğim   sevdiğim  arkadaşım  ve  çocuklarımızla   beraber  geçireceğim  fikri yaşama dair tüm kıpırtılara yeniden  hayat  verdiriyor   sanki... 
 Oturduğum  sitenin  hemen  bitiminde   başlayan  Oyak   konutlarında  oturan  arkadaşıma gitmek üzere  çocuklarımla  beraber   taksiye  biniyoruz   ve   sitenin hemen girişinde  iniyoruz.  Her sitede  olduğu gibi  dışardan gelenler için  yapılan  güvenlik engelinde girişteki   site görevlisi ki kendisine  misafir olarak geldiğim  site sakini arkadaşımın ismini vermeme rağmen    elektronik geçiş sistemine onay veren   giriş kartımız olmadan içeriye  alınamayacağımızı   belirtiyor. Aksilik bu ya telefonumu evde unutmuşum ve arkadaşımı arayıp yardım da isteyemiyorum.
Görevli;
“Biraz beklememizi ve içeri giren site sakinlerinin birinin kartı yardımıyla geçebileceğimizi söylüyor.”

 Tam o   anda  bizden   birkaç  dk   öncesi    kartını okutarak içeri giren  belli ki sitenin sakini   (ancak pekte sakin olmadığını az sonra hafızama kazınacak kötü bir anın tecrübesi ile  bizzat şahit olacağım)  olan kişinin arkasında seslenerek   ve misafir olduğumu kendisine de tekrar belirterek 6 yaşındaki küçük bir çocuğun saflığı ile  kapıdan   geçebilmemiz için  kartını  tekrar  okutmasını  rica ediyorum…
  Aman ALLAH'ım  eyvahlar olsun...
 Ne istemiştim ki  ben…
Meğer adam  uzun   süredir   pusuya yatmış  avını bekleyen avcı  heyecanıyla  tüm kinini,  akıttığı   salyalarından kusarcasına,   küstah   ve   alaycı bir eda ile;
  “Niye   okutacakmışım ki   kartımı,  hem siz gibilerin ne işi olabilir bu sitede,  hırsız mısın   arsız  mısın ne bileyim   ben” diye  böğürürken    zihniyetininde  belli ki kendi gibi düşünmeyen bizlere karşı  nasıl bir  paranoya içinde olduğunu  ifşa ediyordu.
   Tam da o sırada bir başka bayanın misafirim demesinin   ardından    içeri alınması  benimde  sabrımı  taşıran son damla olmuştu…
Ve  bildiğim  tüm duaları okumamın etkisi ile  gayet sakin bir sesle  adama dönerek;
”Umarım seninde karşına     paranoyanın ürettiği   halüsilasyonlar üreten   görme bozukluğunda,  gündüz   vakti   iki  çocuğu ile üstelik  misafirim  diyerek  site kapısından  içeri  girmeye çalışan hırsız değil,  dünyanın en  ehil profesyonel   hırsız ve arsızlarıyla karşılaşırsın hayatınd “   dedim peşisıra…
Adam hak ettiği bu sözüme  mukabil  geriye dönerek     kükreyen   sesiyle  hakaretlerini   sıralarken    eline geçirse  bir kaşık suda   boğacağı  bizi  iç dünyasını  resmedercesine  olmadık hakaretlere maruz bırakıyordu ki 9 yaşındaki kızımın   ağlamaya başlayan   sesinden  rahatsız  olsa gerek  geri çekildi  ve   nefret dolu  kini ile karanlık dünyasında kaybolup gitti..
Böylesi   alçak,   bencil ve küstah ruhlar  bu dünyada;   sözüm ona yaşam hakkı tanımak istemedikleri  bizlerin   Rahman’a  gönderdikleri  sesinin   yankı  bulmayacağınımı sanıyorlar  ve   hala hala 
ruhlarının çirkinliklerini  kusmaya  devam ediyorlar  Allah aşkına?

Oysa ki çok yanılıyorlar.


“Oyak sitesi”…
Ordu yardımlaşma   vakfının kısaltılmış harfleri   imiş…
Sakinlerinin ordu mensubu çalışanların  ailelerinden oluşan bir site olsa da  "sakin" kelimesini üyelerinin   pekte  sakin  olamadıklarının   bu olayda yaşadığım  tecrübe ile şahitliğimde   lafın gelişine binaen  söyledim  bende..
...zira  hafızamda  güzel  bir anı  olarak  geçmesini   umduğum  günümün  daha   başlangıcında  siyah bir çelenk bırakan   böylesi  zihniyet adına,   kendinden  ötekini  görmeye tahammül edemeyen  böylesi  tavrın  kin kusan  çığırtkanlıklarına bir kez daha maruz kaldım hayatımda…
Ve ne yazık ki çocuklarımın yanında  yaşatılmam  farkıyla..
 Evet…bugün yaşamdan kirli bir anının zihnimde iz bıraktığı günlerden cumartesi…
 Oysaki  benim için bu günün  anlamı bir başka olacaktı değil mi?   
  Bu güzel   güneşli   gün  ve  tatlı esen meltem  esintisi      çocuklarım  ve arkadaşımla  birlikte olmanın sevincinin izlerini bırakmaya yeterli  değil mi idi?
Yok   olmuyor işte..
Dünyadaki  çirkinliklerde kendilerine öte dünyadaki  yaşamsal bağlarının iplerini çekercesine katran karası izlerini   bırakmaya devam ediyorlar ne yazık ki  bir daha asla karşılaşmadan  unutmayı  istesekte..
Selametle kalın



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

teşekkür ederim