1.07.2012
Dışarda
güneş mevsiminin tecelli bulduğu sıcak ve
aydınlık bir hava var.
Rahman’ın emriyle ateş topundan yansıyan ışınların, ayet
ayet huzuru yaymak istercesine doğadaki yayılımı
ayrı bir güzellik katıyor her şeye…
Birazdan bende doğanın
bu sessiz davetine icabet etmek için dışarı çıkacağım…
Yorucu
ve yoğun geçen hafta içi mesaimin ardından gelen hafta sonu tatil günümü çok özel
kılacak olan ve uzun süredir görmediğim sevdiğim arkadaşım ve
çocuklarımızla beraber geçireceğim fikri yaşama
dair tüm kıpırtılara yeniden hayat verdiriyor sanki...
Oturduğum sitenin
hemen bitiminde başlayan Oyak
konutlarında oturan arkadaşıma gitmek üzere
çocuklarımla beraber taksiye biniyoruz ve sitenin hemen girişinde iniyoruz. Her sitede olduğu gibi dışardan gelenler
için yapılan güvenlik engelinde girişteki site görevlisi ki kendisine misafir olarak geldiğim site sakini arkadaşımın ismini vermeme rağmen elektronik geçiş sistemine onay veren giriş kartımız olmadan içeriye
alınamayacağımızı belirtiyor. Aksilik bu ya telefonumu evde
unutmuşum ve arkadaşımı arayıp yardım da isteyemiyorum.
Görevli;
“Biraz beklememizi ve içeri giren site sakinlerinin birinin kartı
yardımıyla geçebileceğimizi söylüyor.”
Tam
o anda bizden
birkaç dk öncesi kartını
okutarak içeri giren belli ki sitenin sakini (ancak pekte
sakin olmadığını az sonra hafızama kazınacak kötü bir anın tecrübesi ile
bizzat şahit olacağım) olan kişinin arkasında seslenerek ve misafir olduğumu kendisine de tekrar belirterek
6 yaşındaki küçük bir çocuğun saflığı ile kapıdan geçebilmemiz için kartını
tekrar okutmasını rica ediyorum…
Aman ALLAH'ım eyvahlar olsun...
Ne istemiştim ki ben…
Meğer
adam uzun süredir pusuya yatmış avını
bekleyen avcı heyecanıyla tüm kinini, akıttığı
salyalarından kusarcasına, küstah ve
alaycı bir eda ile;
“Niye okutacakmışım ki
kartımı, hem siz gibilerin ne işi olabilir bu sitede,
hırsız mısın arsız mısın ne bileyim ben” diye böğürürken zihniyetininde belli ki kendi gibi düşünmeyen bizlere karşı nasıl bir
paranoya içinde olduğunu ifşa ediyordu.
Tam da o sırada bir başka bayanın misafirim demesinin
ardından içeri alınması benimde
sabrımı taşıran son damla olmuştu…
Ve
bildiğim tüm duaları okumamın etkisi ile gayet sakin bir
sesle adama dönerek;
”Umarım seninde karşına paranoyanın ürettiği
halüsilasyonlar üreten görme bozukluğunda,
gündüz vakti iki çocuğu ile üstelik
misafirim diyerek site kapısından içeri girmeye çalışan
hırsız değil, dünyanın en ehil profesyonel hırsız ve arsızlarıyla karşılaşırsın hayatınd “ dedim peşisıra…
Adam hak ettiği bu sözüme mukabil geriye dönerek
kükreyen sesiyle hakaretlerini sıralarken eline geçirse bir kaşık suda
boğacağı bizi iç dünyasını resmedercesine
olmadık hakaretlere maruz bırakıyordu ki 9 yaşındaki kızımın ağlamaya başlayan sesinden rahatsız olsa gerek geri çekildi
ve nefret dolu kini ile karanlık dünyasında kaybolup gitti..
Böylesi
alçak, bencil ve küstah ruhlar bu dünyada; sözüm ona yaşam hakkı tanımak istemedikleri bizlerin Rahman’a
gönderdikleri sesinin yankı bulmayacağınımı
sanıyorlar ve hala hala
ruhlarının çirkinliklerini kusmaya devam ediyorlar Allah aşkına?
Oysa
ki çok yanılıyorlar.
“Oyak
sitesi”…
Ordu
yardımlaşma vakfının kısaltılmış harfleri imiş…
Sakinlerinin
ordu mensubu çalışanların ailelerinden oluşan bir site olsa da
"sakin" kelimesini üyelerinin pekte sakin
olamadıklarının bu olayda yaşadığım tecrübe ile
şahitliğimde lafın gelişine binaen söyledim bende..
...zira
hafızamda güzel bir anı olarak geçmesini
umduğum günümün daha başlangıcında
siyah bir çelenk bırakan böylesi zihniyet adına,
kendinden ötekini görmeye tahammül edemeyen
böylesi tavrın kin kusan çığırtkanlıklarına bir kez daha
maruz kaldım hayatımda…
Ve ne
yazık ki çocuklarımın yanında yaşatılmam farkıyla..
Evet…bugün
yaşamdan kirli bir anının zihnimde iz bıraktığı günlerden cumartesi…
Oysaki benim için bu günün anlamı
bir başka olacaktı değil mi?
Bu güzel güneşli gün ve tatlı esen
meltem esintisi çocuklarım ve
arkadaşımla birlikte olmanın sevincinin izlerini bırakmaya yeterli
değil mi idi?
Yok
olmuyor işte..
Dünyadaki
çirkinliklerde kendilerine öte dünyadaki yaşamsal bağlarının iplerini
çekercesine katran karası izlerini bırakmaya devam ediyorlar ne yazık
ki bir daha asla karşılaşmadan unutmayı istesekte..
Selametle
kalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
teşekkür ederim