Okul Günlüğümden bir sayfa 19.01.1994
Kainatı yaratırken Rabb'imizin doğaya koyduğu tüm kurallar beni her zaman düşündürmüştür.
Aslında doğada var olan; bildiğimiz, bilmediğimiz ve gizemliliğini hala koruyan tüm elementler ve bu elementlerin şuursuzca kendi içlerindeki ilişkilerinde de düşünülecek çok şey vardır biz şuurlu insanoğlunca..
Öyle ki sadece biz insanoğlunun hizmetine sunulurcasına hayatın akıcılığına sebeb olan tüm yaratılmışlar arasındaki bu kusursuz disiplin, saygı ve sonrasında meydana gelen milyarlarca çeşit ve sentezler, hayretimi her zaman secde makamında kılmıştır Sonsuz Kudret sahibi "TEK GÜÇ" karşısında..
Hatırlıyorum, henüz ilköğretim dördüncü sınıfa gidiyordum.
Birgün Hayat Bilgisi dersinde öğretmenimiz bize “Çocuklar; "kömür ve elmas aynı maddedir. Elmas, kömürün toprak altında uygun koşullar (basınç, sıcaklık ve karanlık) da milyonlarca yıl kalması ile geçirdiği dönüşüm sonucunda oluşur.” dediğinde çok şaşırmıştım..
Okuldan eve geldiğimde çocukça aklımla heyecanla yaptığım ilk iş, kömürlükten kucak dolusu aldığım kömürleri evimizin bahçesine kazabildiğim en derinliğe gömmek olmuştu.:)
Yaşadığımız yerküre; üzerinde olan her şeyi milyonlarca yıl daha ne kadar taşıyabilir, tahammül eder bilemem…?
Çocuk aklımla geçmişte toprağa gömdüğüm kömürlerim doğanın döngüsü içinde elmasa dönüşür mü, onu da bilemem...:)
Lakin sonrasında beni asıl düşündüren canlı kimyasının ana elementi olan Karbonun kristal yapıları olan Kömür, Grafit ve Elmasın dönüşümü içinde geçirdiği tüm evrelerde verdiği sınanmışlıkların neticesinde geldiği son hal ve şekil olmuştur hepimizin hayretini yine yeniden gark edercesine..
Öyle ya; karbon atomunun geçtiği evrelerden sonra kullanım alanına göre özellikleri ve kıymeti farklı oluyorsa...
İnsanlarında hayatı; anlama ve algılama bakış açısı, sergilediği tutum ve hallere göre değeri ve kıymeti farklı olacaktır elbette öyle değil mi?
Nasıl ki karbonun yapısının tıpkı elmas gibi paha biçilmez değerlerle kıymet kazanabilmesi için ağır şartlardan geçmesi gerekir, elbette ki insanın değerininde Allah'ın ilahi kelamında öngördüğü üzere gerekli kıvamına gelebilmesi, hayatın içinde yaşamış olduğu her duruma göre gösterdiği tutum ve davranış modellerinde kendini gösterecektir tabiki de..
Karbon atomlarının; "yok efendim, elmas olmak için ben bu kadar ağır şartlara dayanamam. Ama daha düşük sıcaklık, basınç ve daha kısa bir sürede geçirdiğim evrede grafit olarak kalmam bana yeter “dediğinde grafit olarak kalması ve yine aynı karbon elementinin "grafitin geçirdiği merhaleler bana çok ağır gelir. Rahat rahat ehli keyfimce şuracıkta durmak varken, öyle sıkıntılara da ne gerek canım diyerek kömür olarak kalması" yine bir tercih sebebidir elbette..
Elmasın, doğada milyonlarca bulunan karbon elementinin değişim geçirdiği evrelerde kat ettiği mesafe sonucunda geldiği noktada herkesin kıymet biçemediği değerli bir madene dönüşmesi, bizleri durup düşündürmesi gerekmez mi?
İşte yine tekrar düşünmemiz gereken noktada İnsanların durumu da tıpkı karbon atomlarına benzer elbette kimsenin şüphe duymayacağı gibi..
Öyle ki, her insan, maddesi itibariyle birbirinin aynısıdır.
Ama bu aynilik, insanların yaşam içinde iyiliğin ve kötülüğün bileşenlerinde nefsin hangi kulvarda seçimini yapıp; hangi davranış ahlakını neye göre seçtiği ile alakalı olmakla rengini belli etmektedir.
Ve yine elbette karbon elementinin kristal yapılarında olduğu gibi insanlar arasında da kıymet farklılıkları husule gelecektir.
Rabbimin tıpkı elmasın oluşum evreleri ve haiz olduğu kıymet derecesinde görüldüğü gibi ilahi kelamında buyurduğu üzere:
"Ey mutmain (tatmin olmuş) nefis! Razı olmuş ve rızaya ermiş olarak dön Rabbine!" (Fecr 27-28) dediği kullarından olabilmemiz dua ve ümidimle.
Selametle kalın
Birgün Hayat Bilgisi dersinde öğretmenimiz bize “Çocuklar; "kömür ve elmas aynı maddedir. Elmas, kömürün toprak altında uygun koşullar (basınç, sıcaklık ve karanlık) da milyonlarca yıl kalması ile geçirdiği dönüşüm sonucunda oluşur.” dediğinde çok şaşırmıştım..
Okuldan eve geldiğimde çocukça aklımla heyecanla yaptığım ilk iş, kömürlükten kucak dolusu aldığım kömürleri evimizin bahçesine kazabildiğim en derinliğe gömmek olmuştu.:)
Yaşadığımız yerküre; üzerinde olan her şeyi milyonlarca yıl daha ne kadar taşıyabilir, tahammül eder bilemem…?
Çocuk aklımla geçmişte toprağa gömdüğüm kömürlerim doğanın döngüsü içinde elmasa dönüşür mü, onu da bilemem...:)
Lakin sonrasında beni asıl düşündüren canlı kimyasının ana elementi olan Karbonun kristal yapıları olan Kömür, Grafit ve Elmasın dönüşümü içinde geçirdiği tüm evrelerde verdiği sınanmışlıkların neticesinde geldiği son hal ve şekil olmuştur hepimizin hayretini yine yeniden gark edercesine..
Öyle ya; karbon atomunun geçtiği evrelerden sonra kullanım alanına göre özellikleri ve kıymeti farklı oluyorsa...
İnsanlarında hayatı; anlama ve algılama bakış açısı, sergilediği tutum ve hallere göre değeri ve kıymeti farklı olacaktır elbette öyle değil mi?
Nasıl ki karbonun yapısının tıpkı elmas gibi paha biçilmez değerlerle kıymet kazanabilmesi için ağır şartlardan geçmesi gerekir, elbette ki insanın değerininde Allah'ın ilahi kelamında öngördüğü üzere gerekli kıvamına gelebilmesi, hayatın içinde yaşamış olduğu her duruma göre gösterdiği tutum ve davranış modellerinde kendini gösterecektir tabiki de..
Karbon atomlarının; "yok efendim, elmas olmak için ben bu kadar ağır şartlara dayanamam. Ama daha düşük sıcaklık, basınç ve daha kısa bir sürede geçirdiğim evrede grafit olarak kalmam bana yeter “dediğinde grafit olarak kalması ve yine aynı karbon elementinin "grafitin geçirdiği merhaleler bana çok ağır gelir. Rahat rahat ehli keyfimce şuracıkta durmak varken, öyle sıkıntılara da ne gerek canım diyerek kömür olarak kalması" yine bir tercih sebebidir elbette..
Elmasın, doğada milyonlarca bulunan karbon elementinin değişim geçirdiği evrelerde kat ettiği mesafe sonucunda geldiği noktada herkesin kıymet biçemediği değerli bir madene dönüşmesi, bizleri durup düşündürmesi gerekmez mi?
İşte yine tekrar düşünmemiz gereken noktada İnsanların durumu da tıpkı karbon atomlarına benzer elbette kimsenin şüphe duymayacağı gibi..
Öyle ki, her insan, maddesi itibariyle birbirinin aynısıdır.
Ama bu aynilik, insanların yaşam içinde iyiliğin ve kötülüğün bileşenlerinde nefsin hangi kulvarda seçimini yapıp; hangi davranış ahlakını neye göre seçtiği ile alakalı olmakla rengini belli etmektedir.
Ve yine elbette karbon elementinin kristal yapılarında olduğu gibi insanlar arasında da kıymet farklılıkları husule gelecektir.
Rabbimin tıpkı elmasın oluşum evreleri ve haiz olduğu kıymet derecesinde görüldüğü gibi ilahi kelamında buyurduğu üzere:
"Ey mutmain (tatmin olmuş) nefis! Razı olmuş ve rızaya ermiş olarak dön Rabbine!" (Fecr 27-28) dediği kullarından olabilmemiz dua ve ümidimle.
Selametle kalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
teşekkür ederim