SEVGİ’YE
DAİR…
8.12.1992
Hamd ; Alemlerin Rabbi olan Allah’ü
Teala’ya mahsustur.
Kainat’ın en gizemli sonsuzluğun’dan, yaşadığımız
yeryüzü’nün derinliklerine ve ulaşılmaz en
zirveye kadar her yerde birbirini tamamlayan bir ölçü,
hepsinde mükemmeli gezdiren bir gizem var.
Hayatın zamana düşen izdüşümlerinde yaşanılan
tüm sahnelerde başlı başına bir deprem etkisi
de var her şeyde.
Lakin bir o kadar her şeyi de kelebek
kanadı yumuşaklığı zerafetinde güzel kılmış
Rahman-ı Rahim.
Depremde, kelebekte, örümceğe inad
havada uçuşan arıda esrarengiz gizemli bir ahenk
saklı.
Herşeyi birbiri ile buluşturan ve bağlayan bu
imzanın gizini yakalamak bizi gerçeğe
götürecek mesajı yakalamaktır.
Sevgi, Güzellik ve Denge…
İşte Mahlukatın; mikro ve makro alemin özde
ifade ile evrendeki her şeyin muhtevasında, canlı
cansız bütün şeyleri kapsayan kainattaki alemlerin dayandığı
kök.
Diğer ifade ile bu oluşumlara sebep dayanaklar.
Bu oluşumu çatlatan bu mükemmelliklerin
canlı bir dirilişle akışına vesile olan
kavramlar.
Sevmek…
Şu anlık nefeslerin hakim olduğu hayatımızda
varlığın en güzel simgesi.
Yaratılan olarak O Yüce Yaratıcı'yı
hissetmek ve O’nun gör dediği her şeyle O’na
teslim olabilmek.
İşte mümin olmanın gerçek ayrımı.
Bütün bunlardan sonra görülüyor ki;
Sevgi; Allah’ın bir sıfatıdır. İnsanlardaki bu
sevgi potansiyeli ; Allah’ın nurunun aksinden
başka ne olabilir .
Peygamberimizinde buyurduğu gibi; "Kim sevdiği bir şeyle
kardeşini karşılarda onu sevindirirse ,Aziz ve Celil olan Allah Kıyamet gününde
onu da sevindirir"HADİS
“Ey insanlar dikkat ediniz! Rabbiniz tektir. Arabın, Arab olmayana, Arab
olmayanın Arab’a, siyahın kırmızıya, kırmızının siyaha, takvadan öte, hiçbir
üstünlüğü yoktur. Şüphesiz Allah Teala katında en üstününüz, Allah Teala’dan en
çok korkanınızdır.” AYET
"Maruf (iyilik) cennet kapılarındandır. Ve fena ölümü defeder.
İyilik ismi gibi iyidir. Ve dünyada iyilik adamı olan ahirette de iyilik ehli
olur".
“Mümin; kendisi için sevdiğini kardeşi için de arzular.”
Hayatın lezzetini İMAN'da bulan bizler olarak yaşadığımız
hayatın, hem sosyolojik hem de dinamik söylemleri olan bu sözlerden
sonra başka ne diyebiliriz ki;
Keza ilahi kelamında buyurduğu gibi "kardeş" değil
miydik biz bu dünya gurbetinde.
Sağlam bir binanın taşları gibiydik, uyumlu ve birbirine destek
olan..
Birbirine destek olduğu için de güçlü.
Güçlü çünkü emin de birbirinden.
Ve Sadakat sahibi biz; öyle bir şeyi paylaşıyoruz ki paylaşmamız
ondan birşey eksiltmiyor.
Hatta onun var olması birazda bölüşülmesine bağlı…
Dünyada buna benzer başka ne gösterilebilir ki?
Kardeşliğimiz bu dünyadaki tek cennettir ve peygamber bu dünyayı uzun
bir yolculukta ,bir ağaç gölgesi dinlenimi olarak tarif etti.
Yorgunluğumuza bir tas su ikram edip,
bir lokmamızı paylaşamadığımız dostların yokluğu ne acı?
Yolculuk ve dinlenme anı…
Paylaşma anıdır aynı zamanda.
Katığımız olan ekmeğimizi ikiye bölüp büyük yarısını dosta takdim
edişimiz iyi bir dost olduğumuza delalet eder aynı zamanda.
Çünkü fedakarlığıda unutmamak lazım.
Bu bina fedakarlık üzerine kurulmuştur çünkü.
Harcı fedakarlıkla yoğrulmuştur bu binanın.
Böyle olmasaydı bu taşlar nasıl çekerlerdi birbirlerinin ağırlığını.
Altta kalan taş üstteki taştan hoşnut olmasaydı , temeli takva ve
sevgi üzerine kurulu olan bu bina dayanamazdı elbet şeytanın
bitmez tükenmez saldırı ve hilelerine…
Hamd ve sonsuz övgü Alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.
Selametle kalın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
teşekkür ederim